ÖLÜ TOPRAK
Toprağın
ölüsü olmaz elbet. Toprağın cinsleri vardır. Killi toprak, milli toprak v.s.
Benim bahsedeceğim mecazi topraktır. Olup bitenlere umursamayan, dünya yansa
oralı olmayan, bir nevi efsunlanan, uyuşturulup, uyutulan kişilere, daha
doğrusu toplamlar için söylenen bir deyimdir.
Bizim
toplumumuz yirmi, otuz yıldır adeta üstüne ölü toprak serpilmiştir. 1980
darbesiyle depolitize edilen, üstünden adeta silindir geçirilen bir hale
getirildi. Son on yıldır da inanç afyonu eklenince, bir nevi rayından çıkmış,
kime, neye hizmet ettiğini bilmeden, bilinçsiz ve şuursuz akıntılara kapıldı.
Yok olan ulus bilincinin yanı sıra, hızla dibi oyulan kapital düzen,
yabancıların eline geçen yerli sermaye ve sonucunda yoksullaşan halk ve işsizler
ordusu. Bununla kalmayıp, rejimin alt yapısıyla da oynanıp, cumhuriyetin tüm
kazanımlarına saldırılıp, kaleler bir bir ele geçirildi. Aydın ve duyarlı
kesimde umutlar bir bir azalıp erime yoluna girdi. Faşizmin ve dine yayalı
diktatöryanın ayak sesleri kulaklarımızı tırmalarken, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı dönüm noktası oldu. Ardından 10 Kasım Atayı anma gününde inadına
milyonların Anıtkabir’e koşması, diriliş ve ulusta uyanış gününü başlattı.
25.11.2012
günü ADD Yalova şubesi kongresi oldu. Üyelerin gösterdiği ilgi beni
heyecanlandırdı. Bu ilgiye yılardır hasrettik. Salon, koridor tıklım tıklımdı.
Bundan on- on beş sene önceki ilgi ve heyecana dönüşmüştü tekrar. Uzak değil,
daha geçen sene yapılan kongrede yönetime girecek kişileri zar zor bulmuştuk.
Evet üstümüzden ölü toprağı silkeliyoruz artık. Onlarca yıldır uyutulan,
aldatılan, önlerine başka yapay ve çağ dışı yollar dayatılan bu millet gerçeği
görmeye başladı artık. Kurtuluş yolunun çağdaşlık, demokrasi, laiklik ve
Mustafa Kemal ışığının olduğunu anlaşıldı sonunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder