ANKARA’DA GÜNEŞİ GÖRDÜM
İktidarın panik yapıp, illerden 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için halkın Ankara’ya gidişini engelleme
taktik ve önlemleri geri tepmiştir. Bir nevi AKP iktidarı ayağına kurşun
sıkmıştır. Aslında durumu fark eden aklı başında bir çok AKP kurmayları bu
durumu onaylamamalarına rağmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan çekindikleri
için gıklarını çıkaramamışlardır. Ne de olsa adam diktatör. Her şeyin en
iyisini o bildiği için kimin haddine itiraz etmek.
Bu
engellemelerden çekinen görevli ekipler, ikinci bir planları olmadığı için
Ankara’ya otobüslerle gidiş organizasyonlarını iptal edip, kendi özel
araçlarıyla gitmeyi önerdiler. Ankara’ya otobüslerle götürülme işini üstlenen
Koruköy Belediyesi yan çizdi ve toplanan altmış civarında ki gönüllülerin
yarısı evlerine dönmek zorunda kaldı. Kalan otuz kişi de beş özel araçlarıyla
yola koyuldular.
Sanıldığı kadar ciddi bir engellenme
yoktu. Sadece Ankara yakınlarında jandarma tarafından otobüsler çevrilerek,
evrak ve araç gereç kontrolleri yapılmış. Sabah şafakla Ankara’ya vardığımızda
caddeler bomboştu ve çoğu Ankaralılar uykularındaydılar. Ulus meydanına
vardığımızda meydan bomboştu. Polis ekipleri ve mitingi organize eden ADD
görevliler vardı. Alana ilk girme şerefi biz Yalova ekibine kısmet oldu. Ulus
heykelinin önünde yerimizi aldık. Saat onu gösterirken alan daha dolmamıştı.
Bir ara, eyvah dedim. İktidarın tehdit ve önlemler halkı caydırdı mı dedim. O
andan sonra dört taraftan insanlar akın akın medyanı doldurdu ve caddelere
doğru yayıldı. Saat on birde kalabalığın ucu bucağı görünmez oldu.
Polis ekipleri eski meclisin önündeki
caddeyi barikatlarla ve kalkanlarla kapatmış, arka bölüme de su ve biber gazı
püskürten panzerler yerleştirilmişlerdi. Kuş bile uçamazdı. Cumhuriyet
Bayramımızı kutlamaya yakışmayan ürkütücü manzaralardı. Halk ellerinde Türk
Bayraklarıyla, davullar ve zurnalar eşliğinde el ele, kol kola halaylar çekip,
türküler söylüyordu. Tam bir şenlik ve panayır havasındaydı her şey. Başbakan
tarafından söylenildiğinin aksine, ne bir parti bayrağı vardı, ne de illegal
örgüt pankartı. Bazı sivil toplum örgütlerinin flamaları vardı. Belki de
Cumhuriyetin kuruluşundan beri ilk defa halk bu kadar coşku ve heyecanla
kutlama yapıyordu. Sanırım biz bu coşkuyu AKP iktidarının diktatöryasına
borçluyuz. Bu kez halkın nasırına
bastılar ve uyuyan devi uyandırdılar, üstündeki olu toprağı silkelediler.
Saat on iki civarında polis gaz sıkmaya
başladı ve daha sonra da tazyikli su sıkmaya başladılar. Bir çok noktadan gaz
sıkılıyordu. Yüksek binaların üstünden ve havada uçuş yapan helikopterden bile gaz
atılıyordu. Gaz yiyen vatandaşlar iktidara galiz küfürlerle cevap veriyordu.
Sevindirici bir durum tespit ettim. Polislerin yüzde sekseni bu durumdan
rahatsızdı. Ara sokaktaki barikat ekiplerinden gaz yiyen vatandaşa yardım
ettiklerini gördüm. Yediğim gazın etkisiyle nefesim daralmış, gözlerim
yaşarıyordu. Aslında tedbirliydim de, maske, limon, bez mendi ve su almıştım
yanıma. Çöktüğüm yere sevecen bir polis memuru yaklaşıp, benimle ilgilendi ve
sırtımı sıvazladı. Neredeyse kucaklayıp öpecekti.
O mahşeri kalabalık görülmeye değerdi.
Bu gibi durumlarda insan hayli duygulanıyor. Eski Meclis tarafındaki barikat
bölgesinde adeta meydan savasını andıran polis saldırıları vardı. İnsanlar
azimliydi ve Atasına gitmeye kararlıydı. Gençler de çok azimliydiler.
Yılmadılar, saldırıları göğüsleyip, barikatları aştılar. Ne olduysa o aşamada
oldu. Barikattaki polisler aniden çekildiler. İyi ki çekildiler, yoksa çok
vahim olaylar olabilirdi. Kim bu tehlikeyi görüp, önlediyse sağ olsun. Bunun
Başbakan olmadığını sonradan öğreniyoruz. Bu durum zaten ona da yakışmazdı.
Yollar açıldı, halk akın akın yolara
dökülüp, kilometrelerce yürüyerek Anıtkabire, Atalarına ulaştılar. Ben Ankara’da
çok mitinglere katıldım. ilk defa bu kadar kalabalık ve coşkulusunu gördüm. Bir
şey daha gördüm, ANKARA’DA GÜNEŞİN
YENİDEN DOĞDUĞUNU GÖRDÜM. Artık umutsuzluğa gerek olmadığını, ama işi daha sıkı
tutup, yeni oyunları birlik ve beraberlik içinde omuz omuza olmamız gerektiğini
elden bırakmadan, azimle mücadele vermeliyiz.
Dönüş yolundayken aldığımız telefon
haberiyle Yalova’daki yürüyüşün çok görkemli olduğunu öğrenmiş olduk. Bu da
bizleri mutlu etti. Aynı tablo, iktidarın yaptıklarına tepki olarak Türkiye’nin
her tarafında yaşanmış ve halk akın akın yürüyüşlere katılmış, Cumhuriyete
sahip çıkmıştır. Bu sevindirici tablo karşısında, daha coşkulu Cumhuriyet
Bayramlarına kavuşmak umuduyla diyorum ve bayramı kutluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder