14 Kasım 2012 Çarşamba



         ANKARA’DA GÜNEŞİ GÖRDÜM

         İktidarın panik yapıp, illerden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için halkın Ankara’ya gidişini engelleme taktik ve önlemleri geri tepmiştir. Bir nevi AKP iktidarı ayağına kurşun sıkmıştır. Aslında durumu fark eden aklı başında bir çok AKP kurmayları bu durumu onaylamamalarına rağmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan çekindikleri için gıklarını çıkaramamışlardır. Ne de olsa adam diktatör. Her şeyin en iyisini o bildiği için kimin haddine itiraz etmek.
      Bu engellemelerden çekinen görevli ekipler, ikinci bir planları olmadığı için Ankara’ya otobüslerle gidiş organizasyonlarını iptal edip, kendi özel araçlarıyla gitmeyi önerdiler. Ankara’ya otobüslerle götürülme işini üstlenen Koruköy Belediyesi yan çizdi ve toplanan altmış civarında ki gönüllülerin yarısı evlerine dönmek zorunda kaldı. Kalan otuz kişi de beş özel araçlarıyla yola koyuldular.
     Sanıldığı kadar ciddi bir engellenme yoktu. Sadece Ankara yakınlarında jandarma tarafından otobüsler çevrilerek, evrak ve araç gereç kontrolleri yapılmış. Sabah şafakla Ankara’ya vardığımızda caddeler bomboştu ve çoğu Ankaralılar uykularındaydılar. Ulus meydanına vardığımızda meydan bomboştu. Polis ekipleri ve mitingi organize eden ADD görevliler vardı. Alana ilk girme şerefi biz Yalova ekibine kısmet oldu. Ulus heykelinin önünde yerimizi aldık. Saat onu gösterirken alan daha dolmamıştı. Bir ara, eyvah dedim. İktidarın tehdit ve önlemler halkı caydırdı mı dedim. O andan sonra dört taraftan insanlar akın akın medyanı doldurdu ve caddelere doğru yayıldı. Saat on birde kalabalığın ucu bucağı görünmez oldu. 
      Polis ekipleri eski meclisin önündeki caddeyi barikatlarla ve kalkanlarla kapatmış, arka bölüme de su ve biber gazı püskürten panzerler yerleştirilmişlerdi. Kuş bile uçamazdı. Cumhuriyet Bayramımızı kutlamaya yakışmayan ürkütücü manzaralardı. Halk ellerinde Türk Bayraklarıyla, davullar ve zurnalar eşliğinde el ele, kol kola halaylar çekip, türküler söylüyordu. Tam bir şenlik ve panayır havasındaydı her şey. Başbakan tarafından söylenildiğinin aksine, ne bir parti bayrağı vardı, ne de illegal örgüt pankartı. Bazı sivil toplum örgütlerinin flamaları vardı. Belki de Cumhuriyetin kuruluşundan beri ilk defa halk bu kadar coşku ve heyecanla kutlama yapıyordu. Sanırım biz bu coşkuyu AKP iktidarının diktatöryasına borçluyuz.  Bu kez halkın nasırına bastılar ve uyuyan devi uyandırdılar, üstündeki olu toprağı silkelediler.

      Saat on iki civarında polis gaz sıkmaya başladı ve daha sonra da tazyikli su sıkmaya başladılar. Bir çok noktadan gaz sıkılıyordu. Yüksek binaların üstünden ve havada uçuş yapan helikopterden bile gaz atılıyordu. Gaz yiyen vatandaşlar iktidara galiz küfürlerle cevap veriyordu. Sevindirici bir durum tespit ettim. Polislerin yüzde sekseni bu durumdan rahatsızdı. Ara sokaktaki barikat ekiplerinden gaz yiyen vatandaşa yardım ettiklerini gördüm. Yediğim gazın etkisiyle nefesim daralmış, gözlerim yaşarıyordu. Aslında tedbirliydim de, maske, limon, bez mendi ve su almıştım yanıma. Çöktüğüm yere sevecen bir polis memuru yaklaşıp, benimle ilgilendi ve sırtımı sıvazladı. Neredeyse kucaklayıp öpecekti.
       O mahşeri kalabalık görülmeye değerdi. Bu gibi durumlarda insan hayli duygulanıyor. Eski Meclis tarafındaki barikat bölgesinde adeta meydan savasını andıran polis saldırıları vardı. İnsanlar azimliydi ve Atasına gitmeye kararlıydı. Gençler de çok azimliydiler. Yılmadılar, saldırıları göğüsleyip, barikatları aştılar. Ne olduysa o aşamada oldu. Barikattaki polisler aniden çekildiler. İyi ki çekildiler, yoksa çok vahim olaylar olabilirdi. Kim bu tehlikeyi görüp, önlediyse sağ olsun. Bunun Başbakan olmadığını sonradan öğreniyoruz. Bu durum zaten ona da yakışmazdı.
      Yollar açıldı, halk akın akın yolara dökülüp, kilometrelerce yürüyerek Anıtkabire, Atalarına ulaştılar. Ben Ankara’da çok mitinglere katıldım. ilk defa bu kadar kalabalık ve coşkulusunu gördüm. Bir şey daha gördüm,  ANKARA’DA GÜNEŞİN YENİDEN DOĞDUĞUNU GÖRDÜM. Artık umutsuzluğa gerek olmadığını, ama işi daha sıkı tutup, yeni oyunları birlik ve beraberlik içinde omuz omuza olmamız gerektiğini elden bırakmadan, azimle mücadele vermeliyiz.
      Dönüş yolundayken aldığımız telefon haberiyle Yalova’daki yürüyüşün çok görkemli olduğunu öğrenmiş olduk. Bu da bizleri mutlu etti. Aynı tablo, iktidarın yaptıklarına tepki olarak Türkiye’nin her tarafında yaşanmış ve halk akın akın yürüyüşlere katılmış, Cumhuriyete sahip çıkmıştır. Bu sevindirici tablo karşısında, daha coşkulu Cumhuriyet Bayramlarına kavuşmak umuduyla diyorum ve bayramı kutluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder