Buruk bir sevinç yaşıyoruz.
Amerikan Cerrahlar Birliği 100 yıllık tarihlerinde, ilk defa bir Türk Cerrahına ödül veriyor. Bu sıradan bir olay değil. Öncelikle bu ödülden dolayı Sayın Hocamız Prof.Dr. Mehmet Haberal’ı kutluyoruz. Bizler de bu habere buruk olarak sevindik.
Dünyanın kıskanarak hayran olduğu böyle bir dehayı 500 küsür gündür sorgusuz, mesnetsiz, sudan bahanelerle, yargısız infaz şeklinde, özgürlüğünden ve çok sevdiği mesleğinden mahrum bırakılarak, içerde tutup,cezalandırıyorlar. Bu insanın suçu ne diyoruz ve isyan ediyoruz. Her kes suçsuz olduğunu biliyor ve bunu dile getiriyorlar.
Cumhurbaşkanı bile gecikmiş adalet adalet değil diyor ve isyan ediyor. İktidar kanadından da tutukluluğun infaza döndüğü sesleri yükseliyor.
Ama buna rağmen ne hikmetse Sayın Haberal ve gibilerin ne suçu söyleniyor ne de bırakılıyorlar.
Bu ülke akıl tutulmasına mı uğradı. Kendi kendimizin düşmanı mı olduk. Bu kadar duyarsız, umursamaz bir toplum mu olduk ne. Kendi değerlerimizin kıymetini bilmiyor ve sahip çıkmıyoruz.
Okuyanlarımız bile düşünebilme yetisini yitirdi mi diye düşünüyorum. Böyle bir durum uygar bir ülkede olsa yer yerinden oynardı. Gerçekleri göremeyecek kadar kör ve duyamayacak kadar sağır bir toplum muyuz?
Sayın Haberal içerdeyken bile okyanus ötesinden büyük bir ödül alıyor, bu medya hazretlerinin gıkı bile çıkmıyor.
Bu mu sizin haber anlayışınız? Bu mu bizim tarafsız medyamız? Bu mu adalet, bu mu demokrasi?
Merhum İsmet İnönü'nün, meşhur sözü kulaklarımızda çınlıyor, öfkeyle dudaklarımızdan fırlıyor:
''Hadi canım sen de...''
(Başkent Üniversitesi Kültür yayını BÜTÜN DÜNYA dergisi KASIM 2010 sayısından)
Orhan Kocadağ
Emekli Sağlık Memuru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder